Salgın Sürecinin İnsan Hakkı İhlallerine Etkisi – Esra Ülkar
Salgın Sürecinin İnsan Hakkı İhlallerine Etkisi – Esra Ülkar
İNSAN HAKLARINA BİREYSEL DUYARLILIK ARTTI, ANCAK HAK İHLALLERİ DERİNLEŞTİ
Google’ın dünya geneli 2020 arama trendlerine göre “Nasıl arkadaş/müttefik olunur” sorusu en çok aranan sorular arasında yer aldı. Google’a göre, dünyayı saran bu büyük felaket insanlar arası dayanışmayı ve insan haklarına karşı duyarlılığı da beraberine getirdi. Google’ın bu iddiasını ve salgının yol açtığı insan hakları ihlallerini İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Eşit Haklar İçin İzleme Derneği (ESHİD) yetkilileri değerlendirdi.
Covid-19’un tüm dünyayı etkisi altına aldığı 2020 yılında arama trendleri de değişti. Dünyada en bilinen arama motorlarından biri olan Google’ın dünya geneli 2020 arama trendlerine göre her yıl arama trendlerinde en çok sorulan soru olarak karşımıza çıkan “Nasıl influencer olunur” sorusunun yerini “Nasıl arkadaş/müttefik olunur” sorusu aldı. Bu ‘büyük felaket’ insanlar arası yardımlaşmayı da beraberinde mi getirdi dersiniz? Google’a göre cevap evet. İnsanlar enerjilerini başkalarına destek olmak, empatiyle yaklaşmak ve duyulmayan sesleri duyurmak için harcamaya yöneldiler. “2020’de dünya tam da bunu yaptı” diyen Google şunları söylüyor: “Bağnazlığın sesini kısarak siyahi ve kahverengi ırkların sesini yükseltmeye yönelik geniş kapsamlı online kampanyalardan tavırların, davranışların ve ayrıcalığın irdelendiği, son derece kişisel keşiflere kadar elle tutulur eylemlere tanıklık ettik. Hashtag’lerin yücelttiği #allyship kavramını yürekten hayata geçirerek, belki tuhaf ve dolambaçlı bir şekilde onların da bu süreçte birer influencer oldukları söylenebilir.” 2020’nin dolayısıyla küresel salgının insan haklarını savunma ve insan haklarına duyarlılık anlamında ne gibi katkısı olduğunu araştırdık. Tabii bu süreçte yaşanan hak ihlallerini de yetkililere sormayı ihmal etmedik. Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FİDH) üyesi İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Eşit Haklar İçin İzleme Derneği (ESHİD) yetkilileri 24 Saat’e değerlendirdi.
“Ekonomik ve sosyal hakların önemi anlaşıldı”
Ekonomik ve sosyal haklar alanında farkındalığın arttığını söyleyen İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Covid tedbirleri nedeniyle ekonomik yaşamın olumsuz etkilenmesi sonucu yoksulluğun da arttığına dikkat çekiyor. Devletlerin yaşam ve sağlık hakkı söz konusu olduğunda hazırlıksız yakalandığını belirten Türkdoğan şunları söylüyor:
“Devletlerin ve hükümetlerin Covid-19 tedbirleri kapsamında kişisel ve siyasal hakları kısıtladığı bilinen bir gerçek. Dolayısıyla, bu hak grubu olumsuz etkilendi ve çeşitli otoriter eğilimler fırsatçılık yaptı. Buna karşın, ekonomik ve sosyal haklar alanında farkındalık arttı. Bu hakların ne kadar önemli olduğu biraz daha anlaşıldı. Ancak Covid tedbirleri nedeniyle ekonomik yaşamın olumsuz etkilenmesi yoksulluğu arttırdı. Bu konuda İHD’nin de hazırladığı özel bir rapor bulunuyor. Özellikle Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında işsizlikte çok büyük artış oldu. Covid-19 pandemisi, hakların bir bütün olarak savunulması gerektiğini ortaya koydu. Pandemi dünya devletlerinin/hükümetlerinin insanların yaşam ve sağlık hakkı söz konusu olduğunda hazırlıksız yakalandığını ortaya koydu. Bu durumda demokrasi ve insan hakları mücadelesinin birlikte verilmesinin önemi ortaya çıktı. Ayrıca, kapitalist modernite kendi yarattığı insan hakları sistemini ekonomik çıkarlarına feda etti ve büyük bir çelişkinin oluşmasını sağladı.”
“Eğitim hakkına erişimdeki uçurum derinleşti”
Bu süreç özellikle dezavantajlı gruplar için birçok hak ihlalinin de yaşandığı bir süreç oldu. Pandemi sürecinde yaşanan hak ihlalleriyle ilgili bilgi veren Eşit Haklar İçin İzleme Derneği (ESHİD) Avukatı Esma Yaşar, şu konulara dikkat çekti:
“Başta sağlık hakkı olmak üzere pandemi sürecinin pek çok hak üzerinde yıkıcı etkisi oldu. Bu süreç, zaten dezavantajlı konumda olan grupların özgün ihtiyaçlarını göz önüne almayan tedbirlerle harmanlanarak var olan ayrımcılığın ve hak ihlallerinin daha da derinleşmesine yol açtı. Barınma ve sağlık hakkı bu süreçte üzerine durulan temel hakların başında geliyor. Söz konusu haklara erişim konusunda sıkıntı yaşayan; yoksullar, evsizler ve mülteciler süreçte en fazla göz ardı edilen gruplar oldu. En temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorluk çeken evsizler, mülteciler ve yoksullar için önlemler alınmasına yönelik uluslararası arenada ilgili raportörler tarafından çağrılar yapılmış olsa da bu çağrıların bir karşılığı olmadı. Pandemi koşullarıyla birlikte ekonomik sıkıntıların artışı, tüketim mallarına gelen zamlar ve kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin gibi uygulamalara eşlik eden işsizlik ve gelir kayıpları eklenince yoksulluk daha da derinleşti. Özel okula giden öğrenciler ile devlet okullarına giden, pandemiyle birlikte dijital ortama taşınan eğitime erişemeyen öğrenciler arasında eğitim hakkına erişim noktasında fırsat eşitsizliği yarattı ve ayrımcılığı derinleştirdi. Uzaktan eğitim için gerekli teçhizat ve altyapıya erişimi olmayan milyonlarca çocuk bulunuyor. Engelliler de göz ardı edilen bir diğer grup oldu. Sürecin engelliliği gözeten bir yerden yürütüldüğü ve bu kapsamda düzenlemelerin yapıldığını söylemek pek mümkün değil.”
“Duyarlı hale geldik ancak hak ihlalleri derinleşti”
Eşit Haklar İçin İzleme Derneği Proje Koordinatörü Nur Tüysüz, salgının toplumu insan haklarına karşı daha duyarlı hale getirdiğini, sivil girişimlerle kurulan yardımlaşma ağlarının ve askıda fatura gibi yardımlaşmaların arttığını belirtiyor. Ancak bu süreçte hak ihlallerinin de derinleştiğini belirten Tüysüz şöyle devam ediyor:
“Pandeminin, toplumu insan haklarına daha duyarlı hale getirdiği süreç içerisinde gözlemlenebilecek bir durum. Ancak, pandeminin hak ihlallerini derinleştirdiğini ve ayrımcılığı daha görünür kıldığını belirtebiliriz. Bununla birlikte birçok sivil toplum örgütü pandeminin insan haklarına etkisini görmek ve pandemi koşullarında da insan haklarının ihlalinin önüne geçmek için çeşitli çalışmalarda bulundu. Ayrıca, çeşitli sivil oluşumlar tarafından kurulan yoksulluk ağları ve belediyeler tarafından askıda fatura gibi uygulamaların hayata geçirilmesinde yurttaşlar arasında dayanışma dikkate değer. Ne var ki, insan hakları söz konusu olduğunda duyarlılıktan ziyade, devletin yükümlülüklerini yerine getirerek bütüncül bir politika üretmesi ve bu kapsamda çalışmalarda bulunması gerekli. İnsan haklarına duyarlı olmak daha yaşanabilir, karşılıklı anlayışın hâkim olduğu bir toplumda, insanın insan olmaktan kaynaklı haklarının yaşama geçmesi noktasında önem taşıyor. İnsan haklarına daha duyarlı bir toplum için devletin evrensel insan hakları sözleşmelerinden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmesi ve eğitim sistemi dâhil olmak üzere yaşamın her alanında bunu gözetmesi gerekiyor.”
Bu haberde Google Trends’in 2020 Dünya Geneli Arama Trendleri verilerinden elde edilen veriler ve açıklamalar kullanılmıştır.
Bu haber metni, Hollanda Büyükelçiliği MATRA Programı desteğiyle yürütülen “Genç Gazeteciler ve Bağımsız Medya Projesi” kapsamında hazırlanmıştır. Haber içeriğinden Esra Ülkar sorumlu olup herhangi bir şekilde Hollanda Büyükelçiliği’nin ve Gazeteciler Cemiyeti’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.