Pandemi Sürecinde Eğitimdeki “Dijital Uçurum” – Rukiye Akyıldırım

Salgından en çok etkilenen ve dönüşüm geçirmek zorunda kalan alanlardan biri de eğitimdir. Türkiye’de örgün eğitimde 18 milyondan fazla öğrenci ve 1 milyondan fazla eğitimci bulunmaktadır. Pandemi ile birlikte Mart 2020’den itibaren, önce yüz yüze eğitime ara verilmiş daha sonra uzaktan eğitime geçilmiştir.

Uzaktan eğitim, zaman ve mekan sınırlılıklarını ortadan kaldırmıştır. Ancak toplumdaki sosyo-ekonomik farklılıklardan kaynaklanan fırsat eşitsizlikleri, dijital uçurumun ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

Dijital Uçurumda İnternet Faktörü

İnternete sahip olma, erişim hızı, internette kalma hızı, kişisel bilgisayar ve telefon varlığı, televizyon hizmetleri bölgeler arasında farklılıklar göstermekte ve dijital uçurum arttıkça uzaktan eğitim de olumsuz yönde etkilenmektedir.

Uzaktan eğitim sürecinde evlerdeki imkan ve fırsatlar dersten alınan verimi de etkiler. Öğrencilerin derslere katıldıkları cihazlar, kardeşlerle ortak cihaz kullanımı, ebeveynlerin dijital okuryazarlık seviyeleri, evde ders çalışma ortamlarının olup olmaması alınan verimi etkileyen faktörler arasındadır.  

Eğitim Sen Uzaktan Eğitim Çalıştayı 2020 Sonuç Raporu: Uzaktan Eğitimde Karşılaşılan Sorunlar

Uzaktan eğitim, ne öğrencilerin ne de öğretmenlerin daha önce deneyimlemediği bir çalışma biçimiydi. Sürecin ilk dönemlerinde belli bir plan ve programın olmaması öğrencilerin eğitime adapte olmalarını zorlaştırmıştır.

Eğitim Sen tarafından öğretmenlerle yapılan ankette, öğretmenlerin yaklaşık %90’ı uzaktan eğitim süreci içinde görev aldıklarını bildirmişlerdir. Bu öğretmenlerden %65’i 10 saatten fazla uzaktan eğitim dersi verdiklerini ifade etmişlerdir. Bu öğretmenler tarafından yürütülen canlı derslere, sınıf mevcutlarının yarısından fazlasının katılmadığı görülmüştür. Canlı derslere katılan öğrencilerin %70’ten fazlası derslerde sadece dinleyici konumunda kalmışlar, ders süresince ses ve kameraları kapalı tutulmuştur. Öğretmenlerin yaklaşık %93.8’i uzaktan eğitimin verimli olmadığını ifade etmişlerdir. MEB tarafından öğretmenlere uzaktan eğitime dair eğitim verilmemiş, teknik destek sağlanmamıştır. Uzaktan eğitim konusunda en çok sıkıntı yaşanan alanlardan biri ölçme ve değerlendirme sürecidir. Öğretmenler verdikleri eğitimi değerlendirme olanağı bulamamışlardır.

Canlı derslerde alt yapı eksikliği, ders anlatımı esnasında etkileşim ve iletişim azlığı, pandeminin yarattığı stres ve kaygıya ek olarak eğitime erişememe sorununu yaratmıştır.

Mülteci Çocukların Eğitimindeki Engeller

Göç idaresi Genel Müdürlüğü verilerine göre, pandemi öncesinde okul çağındaki mülteci çocukların yalnızca %63’ü öğrenimine devam ediyordu. Mülteci çocuklar arasında okullaşma oranı halihazırda düşükken, pandemi sonrası uzaktan eğitime erişim ile ilgili yaşadıkları ek sorunlar mülteci çocukların okuldan kopma riskini daha da arttırmıştır.

Dolayısıyla, mülteci çocukların ev koşullarının yetersizliği ve teknik ekipman eksikliği, dil engeli gibi sebeplerle anadili Türkçe olan yaşıtlarına kıyasla eğitim hakkına erişim konusunda çok daha fazla mağdur olduklarını söylemek mümkündür. Öğretmenler, katıldıkları anket çalışmalarında mülteci çocukların eğitiminde kendilerini yeterli hissetmediklerini, eğitim ortamlarını mülteci çocukların ihtiyaçları doğrultusunda düzenlemediklerini ve müfredatın mülteci çocukların eğitimi açısında yeterli olmadığını ifade etmişlerdir. Ayrıca, mülteci çocukların uyum sorunlarının çözümüne yönelik olarak öğrencilerin Türkçe öğrenmeleri açısından desteklenmelerini ve okula destek derslerine katılımlarının sağlanması gerektiğini ifade etmişlerdir. Ebeveynler dil engeli nedeniyle çocuklarının derslerine yardımcı olma imkanına neredeyse hiç sahip olamıyor. Çocuklar, derslerine yardımcı olabilecek herhangi bir yetişkin olmadan öğrenimlerine devam etmeye çalışıyorlar.

KAYNAKÇA

Bu haber metni, Hollanda Büyükelçiliği MATRA Programı desteğiyle yürütülen “Genç Gazeteciler ve Bağımsız Medya Projesi” kapsamında hazırlanmıştır. Haber içeriğinden Rukiye Akyıldırım sorumlu olup herhangi bir şekilde Hollanda Büyükelçiliği’nin ve Gazeteciler Cemiyeti’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.

Spread the love