Gazeteciyi Tehdit Eden Patrona Ertelemeli 720TL Ceza – Metehan Ud

Antep’te bir gıda fabrikasında çalışan işçilerin pandemi sürecindeki olumsuz çalışma koşullarını haber yaptığı için Evrensel Gazetesi muhabiri Umut Yeğin’i arayarak ‘o resmi kaldırma görürsün sana neler yapacağım’ sözleri ile tehdit eden fabrika sahibine indirimlerle 720 TL para cezası verildi. Mahkeme ayrıca hükmün açıklamasını da geriye bıraktı. Yeğin, cezayı gazetecilerin maruz kaldığı hak ihlallerinin küçük bir örneği olarak değerlendirdi. 

Gaziantep Başpınar 4. Organize Sanayi Bölgesinde (OSB) bulunan bir makarna fabrikasında çalışan işçilerin pandemi sürecinde artan talepleri karşılamak amacıyla çalışma saatlerinin 12 saate çıkarılması ve haftalık izinlerinin kaldırılması Evrensel Gazetesi muhabiri Umut Yeğin tarafından 3 Nisan 2020 tarihinde haberleştirilmiş ve haberde işçilerin çalışma koşullarının da pandemi şartlarına uygun olmadığı dile getirilmişti. 

Haber üzerine fabrika sahibi Mustafa Özgüçlü, Evrensel Gazetesi Umut Yeğin’i arayarak “Lan sen savcı mısın, hakim misin kimsin sen? Sen var ya vatan hainisin. Seni süründüreceğim lan. Sen devlet misin! Tehdit mi ediyorum seni, tehdit adam öldürmekle olur! Beni iyi dinle! Sus, sesini kes. Sen eşkıyasın, amacını biliyorum senin, seninle görüşeceğiz, o resmi kaldırma görürsün sana neler yapacağım” ifadelerini kullandı.

Savcı hakaret ve tehditten ceza istedi

Muhabir Yeğin, ses kaydı ile birlikte fabrika sahibi Mustafa Özgüçlü hakkında suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusu üzerine savcılığın hazırladığı iddianamede Özgüçlü’nün Türk Ceza Kanunu’nun 106. maddesinde düzenlenen ‘basit tehdit’ ve 125. maddesinde düzenlenen ‘sesli, yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret’ suçlarından cezalandırılması istendi ve kamu davası açıldı. Özgüçlü ise savunmasında haber ile ilgili Umut Yeğin’i aradığını ancak tehdit ve hakarette bulunmadığını ileri sürdü. 

İddianamede “Şirket yetkilisi olan şüphelinin müştekiyi telefonla arayarak “eşkıyasın sen” sözleriyle hakaret “o resmi kaldırma göreceksin neler yapacağım” sözleriyle tehdit ettiği, müştekinin dosyaya sunduğu telefon görüşmesine dair ses kaydı çözümleme tutanağı incelendiğinde şüphelinin telefon görüşmesinin belirli bir kısmından sonra görüşmenin kayda alınmasından haberdar olduğu ve rıza gösterdiği ‘o zaman ses kaydını daha iyi aç oğlum iyice kaydet’ sözlerinden sonra yukarıda belirtilen hakaret ve tehdit içerikli sözleri sarf ettiği” ifadeleri yer aldı. 

Savcılık hakaret ve tehdit suçunun uzlaşma kapsamında kaldığını belirterek uzlaştırmacı görevlendirse de Umut Yeğin, Özgüçlü’nün cezalandırılmasını isteyerek uzlaştırma sürecinin işletilmesini kabul etmedi. 

Hakaret suçundan beraat verildi

Gaziantep 10. Asliye Ceza Mahkemesi, pandemi koşullarından dolayı davayı dosya üzerinden basit yargılama usulü ile geçtiğimiz Mayıs ayında karara bağladı. Dilekçeler üzerinden davayı sonuçlandıran mahkeme sadece basit tehdit suçu üzerinden ceza verdi. Mahkeme sanığın sarf ettiği sözleri ‘kişilerin onur, şeref ve haysiyetlerini rencide edici boyutta ve hakaret niteliğinde olmayıp kaba söz ve davranış’  olarak nitelendirdi ve sanık Özgüçlü’yü hakaret suçundan beraat ettirdi. 

‘Eşkıyasın sen’ ifadesi kaba söz

Kararda “Her ne kadar sanık hakkında müştekiye yönelik “eşkıyasın sen” demek suretiyle ileti yoluyla hakaret suçundan 5237 sayılı TCK’nın 125/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de, sanık tarafından söylenen sözün kişilerin onur, şeref ve haysiyetini rencide edici boyutta ve hakaret niteliğinde olmayıp kaba söz ve davranış olarak nitelendirdiği bu haliyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilerek 5271 sayılı CMK’nın 232/2-a maddesi uyarınca sanığın beraatine” ifadeleri yer aldı. 

Kararda şu ifadelere de yer verildi “haber sonrasında sanık tarafından telefon ile arandığı ve raporda da sabit olduğu üzere sanığın suç tarihi itibariyle müşteki tarafından yayımlanan haberi kastederek ‘o resmi kaldırma göreceksin neler yapacağım’ demek suretiyle müştekiye kötülük yapacağından bahisle sair tehditte bulunduğu müşteki beyanı ve görüşme çözünüm tutanağı ile sübuta ermekle sanığın eylemine uyan CK’nın 106/1-2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına”. 

30 günlük para cezası 18 güne indirildi

Sanık Özgüçlü’ye basit tehdit suçu üzerinden ilk olarak 30 gün adli para cezası veren mahkeme önce bu cezayı sanığın sabıkasının olmaması gerekçesi ile 1/6 oranında indirim yaparak 25 güne ardından da dosyanın basit yargılama usulü üzerinden görülmesinden dolayı da 1/4 oranında ikinci bir indirim yaparak 18 güne indirdi.

Hükmün açıklanmasını da geriye bırakıldı

Günlük para cezasını 40 TL olarak belirleyen mahkeme sanığa sadece 720 TL ceza verilmesini hükmetti ancak mahkeme hükmün açıklamasını da geriye bıraktı. Sanığın 5 yıl boyunca denetim süresine tabi tutulmasına da hükmeden mahkeme sanığın ‘kişilik özelliklerine takdiren’ yükümlülük yüklenmesine gerek olmadığına da karar verdi. Yeğin, karara itirazda bulunacak. 

‘Dava açacağımı söylememe rağmen devam etti’

Pandemi sürecinde işçilerin ağırlaşan çalışma koşullarını haberleştirerek bir gazeteci olarak mesleğinin gerekliliğini yerine getirdiğini dile getiren Yeğin, haberde işçilerin dile getirdiği iddialara karşı şirket temsilcilerinin açıklamalarını da eklediklerini belirtti. 

Haber yayınlandıktan birkaç saat sonra bir numaranın kendisini arayarak şirketin yönetim kurulu başkanı Musa Özgüçlü olarak tanıttığını ve haberin hemen kaldırılmasını istediğini anlatan Yeğin, “Bunun mümkün olmayacağını, haberin içeriği ile ilgili herhangi bir itirazları varsa dava açabileceklerini söylemem ile birlikte küfürler, hakaretler etmeye başladı. Tabi bu sırada konuşmanın başından beri ses kaydı aldığımı ve bu tehdit ve hakaretleri sürdürmeye devam etmesi halinde dava açacağımı söylememe rağmen devam etti” dedi. 

‘Aylarca dosyada bir işlem yapılmadı’

Telefon görüşmesinin ertesi günü avukatı ile birlikte savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını ifade eden Yeğin şunları söyledi “Ses kaydı ve yaptığımız haberleri de savcılığa sunduk. Ancak aylarca duruma dair işlem yapılmadı. Bu sırada fabrika, haberlerin web sayfasından kaldırılması için girişimlerde bulunsa da başarılı olamadı. Aylar sonra dosyadan ses kaydının olduğu CD’nin kaybolması nedeniyle ses kaydını yeniden istediler. Sonra dava açıldı. Ancak pandemi nedeniyle ‘basit yargılama’ yöntemi uygulandı. Netice de Musa Özgüçlü’ye 18 günlük bir ceza verdi ve bu da para cezasına dönüştü. Biz de karara itiraz ettik.” 

‘Çok fazla tanık olduğumuz bir durum’

Bu durumun Evrensel gazetesinde çalışan gazetecilerin çok fazla tanık olduğu bir durum olduğunu ifade eden Yeğin “Ülkedeki egemen sınıf, işçileri kölece çalıştırması, sömürmesi yetmezmiş gibi aynı zamanda ona her türlü kötülüğü de yapabileceğini ve bunu duyurmak isteyenlere de gerekirse zor kullanacağını açıktan göstermiş oluyor.. Biz aslında bu davadan çıkacak sonucun tüm gazetecilere de cesaret vermesi için, hakkaniyetli bir sonuç olması için de çabalıyoruz. Tabi ki bundan sonra da ülkenin dört bir yanından işçilerin sesi olmaya, patronların bu zulmü ve kölece çalıştırma koşulları karşısında vermiş oldukları mücadelesinin bir parçası olmaya devam edeceğiz.” dedi. 

‘Gazetecilerin maruz kaldığı hak ihlallerinin küçük bir örneği’

Mahkeme kararının bir ceza olarak algılanmasının güç olduğunu dile getiren Yeğin “Göstermelik bir ceza verildi. Oysa delillerle sabit olmak üzere tehdit var, hakaret var. Hakaret kısmından zaten beraat kararı verildi. İndirim uygulanarak en son 18 güne kadar düşürülen ceza da para cezasına dönüştürüldü. Aslında biz bu hakaretin, tehdidin yalnızca bir kişiye değil orada çalışan işçiler başta olmak üzere bu ülkede zor koşullarda halkın haber alma hakkı için mesleğini sürdüren gazetecilere yapıldığını düşünüyoruz. Bir patron gayet rahat bir şekilde hakaretler ve tehditler savurarak yapılan haberin kaldırılmasını isteyebiliyorsa ve 720 liraya tekabül eden bir ceza alıyorsa bu durum ülkede gazetecilerin nelere maruz kaldığı hak ihlallerinin belki de çok küçük bir örneği durumunda. Bir süredir çıkarılan genelgeler ile veya sahada haber yapan gazetecileri darp ederek veya engelleyerek yapılan uygulamalar bu gibi tehditlere, hakaretlere cesaret veriyor, zemin hazırlıyor. Dolayısıyla bu davada gerçek bir ceza uygulanması ülkede emekten, demokrasiden yana herkesin, gazetecilerin bir kazanımı olacaktır.” ifadelerini kullandı.

Bu haber metni, Hollanda Büyükelçiliği MATRA Programı desteğiyle yürütülen “Genç Gazeteciler ve Bağımsız Medya Projesi” kapsamında hazırlanmıştır. Haber içeriğinden Metehan Ud sorumlu olup herhangi bir şekilde Hollanda Büyükelçiliği’nin ve Gazeteciler Cemiyeti’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.

Spread the love