Aynı Dosya İle 3 Farklı Yargılama: Gazetecilik sürdürülebilir mi? – Asmin Ayçe İdil Kaya
Basın Araştırmaları Derneği çatısı altındaki; Press in Arrest (Tutuklu Basın) Gazeteci Yargılamaları Veritabanı, ‘Türkiye’de Gazeteci Yargılamalarının Anatomisi’ raporunda; 356 gazetecinin yargılandığı 240 davada savcıların Türk Ceza Kanunu Maddelerine 452 defa, Terörle Mücadele Kanunu maddelerine ise 299 defa başvurduğunu ortaya koymuştu.
Gazeteci Emre Orman da, sosyal medya hesaplarındaki bazı paylaşımlar sebebiyle bu şekilde yargılanan gazetecilerden biri. Daha önce hakkında oluşturulan dosyadan beraat kararı çıkmasına rağmen dava isimleri değiştirilerek aynı dosyalarla tekrar yargılandı.
Kendini muhalif gazeteci olarak tanımlayan Emre Orman, 6 yıldır aktif olarak gazetecilik yapıyor. Önceleri foto muhabirlik yapmış olan Orman, şu anda video gazetecilikle ilgileniyor.
Aynı İçeriklerle 3 Farklı Yargılama
İlk olarak 2018’de Basın Savcılığı’na çağrılarak sosyal medya içerikleri sebebiyle yargılanan Orman, hakkında takipsizlik kararı verilerek serbest bırakıldı. Ardından Süleyman Soylu’ya hakaretten aynı içeriklerle Asli Ceza Mahkemesi’nde yargılandı ve tahliye edildi. Bir hafta sonra da beraat etti.
Geçtiğimiz yıl tekrar aynı sosyal medya paylaşımları yüzünden “Zincirleme Şekilde, Basın ve Yayın Yoluyla Terör Örgütü Propagandası” yapmak suçundan dava edildi.
“Hakkımda Başka Bir Şey Buldular, Dava Açtılar”
Gazeteci Emre Orman bu yargılamaların kendisi açısından nasıl geçtiğini aktardı ve “Zincirleme Şekilde, Basın ve Yayın Yoluyla Terör Örgütü Propagandası” davasını başından itibaren özetledi. Yargılamanın Türkiye’nin Suriye’de giriştiği bir askeri harekâtın ardından başladığını belirten Orman:
“Türkiye, Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) kendi safında savaştırıyordu. Bu süreçte ben de gazeteciliğin hafıza tazeleme görevi gereği konuyla ilgili Twitter’da bir flood oluşturdum. Yazdıklarım belli çevrelerce Türkiye’ye karşı olarak görüldü ve emniyet etiketlenerek şikâyet edildi. Beni ÖSO’ya hakaretten alamayacakları için hakkımda başka şeyler buldular ve dava açtılar. “Karademlik” isimli bir Twitter hesabı, kendi Facebook ve Twitter hesaplarım kaynak gösterilerek ‘Zincirleme Şekilde Basın Yoluyla Terör Örgütü Propagandası Yapmak’ suçu ile yargılandım.” dedi.
Emre Orman’ın yargılamasına, 13 Şubat 2020 tarihinde İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşma ile başlandı. Davaya eklenen suç unsuru olarak görülen tweetlerden bazıları şunlar:
19.06.2018 tarihinde “Karademlik” Twitter hesabı aracılığı ile “Halkın Sesi TV” isimli başka bir hesaptan retweetlenen, “Engelli raporu olan İrfan Yılmaz Süleyman Soylu gelecek diye saatlerdir Küçükarmutlu karakolunda gözaltında tutuluyor.”
07.11.2017 tarihinde “Karademlik” hesabı üzerinden; “Bizim Anadolumuz” adlı diğer bir hesabın yaptığı “kurtuluş mayıs sayısı çıktığı, faşizm sömürücü egemenlerin bir sömürü aracıdır. Halkların faşizme en büyük silahı direniştir”
Yine 21.01.2016 tarihinde “Karademlik” hesabı üzerinden “özgürlüğü milis gerilla gören bir çocuğun gülen göz bebeklerinde görebilirsiniz” tweetini sabitlenmiş tweet olarak yayınladığı şüphesiyle yargılandı.
Savcı: “Bilmiyorum”
Gazeteci Orman Sulh Ceza Hakimliği sorgusunda “Emre Orman” isimli hesabın kendisine ait olduğunu kabul ederken “Karademlik” hesabının kendisine ait olmadığını söyledi.
Orman dosya içeriği ile ilgili şunları belirtti: “Dosya oldukça kabarıktı. Twitter hesabım ve bana ait olmayan başka bir hesap üzerinden alakasız şeylerle doldurulmuştu. Savcılık ifadem yaklaşık bir buçuk saat sürdü. Savcıya sordum bunları neden koymuşlar diye, bilmiyorum koymuşlar dedi.”
Uluslararası Sözleşmeler Gözetilmiyor
Dava sürecinde uluslararası sözleşmelerin gözetilmediğini belirten Orman, “Geçmişte aynı materyallerle bana verilen beraat kararını sorduk. Gözetilmedi ve ceza aldım. Ya da emniyet bana ait olmayan bir hesabı bana aitmiş gibi dava etti. Kesinlikle yüzde yüz bir şekilde o kişiye aittir veya değildir diyemiyorlar. Bu konudaki emsal kararları da gösterdik ancak maalesef önemsenmedi” şeklinde ekliyor.
Gözetilmesi gereken sözleşmelerden en önemlisi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS). AİHS 10. Maddesi, “Herkes ifade özgürlüğüne sahiptir. Bu hak kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar” şeklinde belirtiyor ve Türkiye Cumhuriyeti de bu sözleşmeye taraf olduğundan dolayı bu maddeyi uygulamak zorunda oluyor. Ayrıca Anayasa’ya göre Türkiye’de uluslararası sözleşmeler, usulüne göre yürürlüğe konulmuş olduğunda kanun hükmünde sayılmak durumunda.
“Her şekilde bu sansür ve baskı sisteminin karşısında habercilik yapıyoruz.”
Toplam 5 sosyal medya paylaşımı esas alınarak hazırlanan dosya, Orman’ın gözaltına alınmasıyla sonuçlandı. Bir gün İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde göz altında kalan Orman hemen ardından mahkemeye çıktı. Davada gazetecinin, “DHKP/C mensuplarına ait görselleri ve bu örgütü övücü ifadeleri sosyal medya ortamındaki hesaplarında paylaşmak sureti ile örgütün cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek, bu yöntemleri övecek ve bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde eylemler ile terör örgütü propagandası yaptığı” sonucu çıktı.
Kartal Adliyesi’nde tutuklandı. Maltepe’de E1 Nolu hapishaneye götürüldü.
Yine ‘Türkiye’de Gazeteci Yargılamalarının Anatomisi’ raporuna göre tutuklu yargılanan veya hapis cezasına çarptırılan gazetecilerin %58,82’si yüksek güvenlikli cezaevlerinde tutuldu/tutuluyor. Orman da hapishaneye girerken çıplak aramaya maruz kaldığını söyledi.
“Hücrede kaldım ben, koğuşta kalmadım. Hücre fazlasıyla temizlikten yoksun, sıcak suyun akmadığı, herhangi bir masa ve sandalyenin olmadığı bir yerdi. İnsanı tamamen miskinliğe alıştıran bir yer. Getirilen yemeği ya yatak üstünde ya da camın kenarındaki küçücük bir yere sıkıştırarak yiyorsunuz. Günün kalan kısmında ya içerde volta atmak zorundasınız ya da yatakta oturmak zorundasınız. Koşul yoktu ama ben peçetelerle odayı temizlemeye çalıştım.”
Emre Orman ve avukatı Mükerrem Karakurt bir hafta içerisinde tutukluluğa itiraz hakkını kullandı. Yedinci günde iddianamesinin kabul edildiğini söyleyen Orman, “Dosya yeni bir mahkeme heyetine gönderildi. İtirazım değerlendirildi. Bir hafta sonunda gardiyan serbestsin dediğinde şaka yapıyor sandım. Çünkü oldukça hızlı gerçekleşti.” şeklinde ifade etti.
13 Şubat 2020’de Terörle Mücadele Kanunu gereğince, Türk Ceza Kanunu 53. Maddesi uyarınca toplam 1 yıl 6 ay 22 gün ceza aldı ancak cezaya ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verildi. Bu da demek oluyor ki serbest bırakıldı ve karar 5 yıl ertelendi. 5 yıl içerisinde terör örgütü propagandası suçundan ceza almazsa, cezası silinecek.
Bırakıldıktan bir gün sonra habere gittiğini söyleyen Emre Orman çıkar çıkmaz bir telefon alıp o dönem çalıştığı gazeteye ulaştı. Bunun sebebini de şöyle açıkladı: “Bulunduğum basın geleceği böyle olduğu için devam ettim, önemli olan bu mesleği sürdürülebilir kılmak.”
Ayrıca Orman dava süreci ardından psikolojik bir savaş verdiğini de söyledi. Onu almaya gelen polislerin, eylemlerde onunla konuşmaya çalıştığını ya da bakıp göz kırptığını ifade etti. “Bir şey demiyorsunuz tabi ama tek dileğim bu pişkin hareketlerin dışarıdan görülmemesi.” şeklinde ekledi.
Yargılamaların artık kendine bir oto sansür uygulamasına sebep olmadığını tam tersine Türkiye gerçekliğinin bu mantığı tamamen yıktığını ekledi.
“Yargılamalarda bir mantık yok. Bu sebeple şunu yaparsam sıkıntı yaşarım diyebilecek bir durum yok. Çünkü sadece durduğunuz nokta bile tutuklanma gerekçeniz olabilir. O sebeple bu psikolojiye alıştım ve kendimi kısıtlamak zorunda hissetmiyorum.”
Bu haber metni, Hollanda Büyükelçiliği MATRA Programı desteğiyle yürütülen “Genç Gazeteciler ve Bağımsız Medya Projesi” kapsamında hazırlanmıştır. Haber içeriğinden Asmin Ayçe İdil Kaya sorumlu olup herhangi bir şekilde Hollanda Büyükelçiliği’nin ve Gazeteciler Cemiyeti’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.