‘’Boğaz’da Kaçak Var’’ Davası Aralık Ayına Ertelendi

Cumhuriyet gazetesi muhabiri Hazal Ocak, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Olcay Büyüktaş Akça, Yazı İşleri Müdürü İpek Özbey ve foto-muhabiri Vedat Arık’ın, 14 Nisan 2020 tarihinde yayınlanan ‘’Boğaz’da Kaçak Var’’ haberi nedeniyle yargılandığı davanın dördüncü duruşması gazeteciler ile avukatlarına esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma hazırlamaları için 1 Aralık 2021 tarihine ertelendi.

İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden davaya konu olan haber, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un evinin yanındaki araziyle ilgiliydi. İddiaya göre Altun’un “araziyi başka bir devlet kurumu olan Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden kiraladığı, arazide daha sonra yoğun bir çalışma başlatıldığı, peyzaj düzenlemeleri yapıldığı, duvarlar örüldüğü, jiletli teller çekildiği” öne sürüldü.  Evin ve yanındaki arazinin bulunduğu bölgede yapılaşmanın yasak olduğu belirtilen haberin yayınlanmasının ardından Altun suç duyurusunda bulunarak ‘’ “evinin fotoğrafının çekildiğini ve açık adresinin izinsiz olarak yayımlandığını” iddia etti. “Hedef gösterildiğini” öne sürdü. Evinin ve kendisinin koruma altında olduğunu belirten Altun, suç duyurusunda, haberin; “Terör örgütlerinin amacıyla paralel olarak, kendisinin güvenlik duygusunu zayıflatmak amacı taşıdığını belirtti.  Dilekçede şu iddialara yer verildi: ‘’ “Boğaz’da Kaçak Var” başlıklı haber ile “Altun hakkında asılsız ve mesnetsiz iddialarla, gerçekler saptırılarak kamuoyunun yanıltılmaya çalışıldığı, bilinin bütün hukuk ve ahlak kurallarına aykırı olarak müvekkillerin evi fotoğraflanmış; açık adresine haber metni içerisinde hedef gösterircesine yer verilmiştir.”

Soruşturma terör suçu kapsamında

Altun’un suç duyurusunda bulunmasının ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, haberi ve şikayeti “basın suçları” kapsamında değil, “terör suçları” kapsamında değerlendirerek Hazal Ocak hakkında soruşturma başlattı. Savcılık, soruşturmaya; gazetenin yazı işleri müdürü İpek Özbey, sorumlu yazı işleri müdürü Olcay Büyüktaş Akça ile gazetenin foto-muhabiri Vedat Arık’ı da dahil etti. Fahrettin Altun suç duyurusuna ek olarak gazeteciler hakkında 250 bin TL manevi tazminat davası açtı. Ayrıca İstanbul Sulh Ceza Mahkemesi habere erişim kararı getirdi. Dava iddianamesinde “terörle mücadelede aktif görev ve sorumluluk aldığı kabul edilen Fahrettin Altun’un açık adresinin, tespitine yarayacak şekilde belirtildiği ve ikametin bulunmasını kolaylaştıracak fotoğrafların bulunduğu ve bu şekilde haberi yapan gazetecilerin özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği gerekçesiyle Terörle Mücadele Kanunu’nun 6/1 maddesi uyarınca “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme suçundan Haklarında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası istendi. Ayrıca iddianamede “gizliliğin, görüntü kayda alınması suretiyle ihlal edildiği öne sürülerek cezanın bir kat arttırılması talep edildi ve gazetecilerin toplamda 5 yıldan 14 yıla kadar hapis cezası alması istendi. Basın İlan Kurumu, Fahrettin Altun’un şikayeti üzerine 13 Mayıs 2020 tarihinde Cumhuriyet gazetesinin 35 günlük ilan hakkını kesti. İstanbul 26 Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden davanın üçüncü duruşması 24 Haziran’da  görüldü. Duruşmada gazeteciler ve tarafların avukatları hazır bulundu. Duruşmada esas hakkında mütalaasını açıklayan savcı dört gazetecinin üzerlerine atılı suçtan cezalandırılmalarını talep etti.  Ara kararını açıklayan mahkeme, gazeteciler ile avukatlarına esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma hazırlamaları için süre vererek duruşmayı 1 Aralık tarihine erteledi. Davada şüpheli sıfatıyla yargılanan Cumhuriyet Gazetesi muhabiri Hazal Ocak haber ve dava süreci hakkında ‘’Dava süreci Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden kiraladığı araziye izinsiz olarak yaptırdığı çardak ve şöminenin İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yıkılmasına ilişkin “Boğaz’da kaçak var” adlı haberimden sonra başladı. Bu haber dışında da yaptığım belgeli haberlerden ötürü hakkımda toplam 6 dava var. Bana haberle ilgili ilk olarak bölge sakinleri ulaştı. Boğaziçi öngörünüm bölgesinde yer alan Kuzguncukta izinsiz çalışmalar yapıldığını ve İBB’ye şikâyet ettiklerini bildirdiler. Daha sonra araştırmalarım sonucu bilgileri doğruladım ve İbb’nin bölgeyi gidip yıkımı gerçekleştirdiğini öğrenince de haberi yaptım. Haberimin ardından öncelikle hiç yaşamadığım bir süreçle karşı karşıya kaldım. Sosyal medyada ve havuz medyasında linç kampanyası başlatıldı. Bana ve arkadaşlarıma birçok dava açıldı. Birinde 4 yıldan 14 yıla kadar hapis cezası isteniyor, üstelik halkın tabiriyle kaçak çardak ve şöminenin yıkılması haberini yaptığım İçin terör suçlamasıyla yargılanıyoruz. Gerçeklerin saklanmaya çalışıldığını ve bu davalarla gazetecilerin korkutulmaya çalışıldığını düşünüyorum, gazetecilik suç değildir. Ben bunu anlatmaya ve haber yapmaya devam edeceğim. Dava boyunca Altun’un avukatları benimle iletişime geçmedi ve bir talepleri olmadı. Gazetem Cumhuriyet’e haberim belgeli olmasına karşın tekzip yolladılar’’ şeklinde konuştu. 

‘’Sadece gazetecilik yaptıkları için bu cezalar istendi’’

Dava hakkında görüş aldığımız yargılanan gazetecilerin avukatı Buket Yazıcı dava süreci hakkında ‘’İlgili davada, müvekkillerin basın suçları kapsamında dahi yargılanmaları basın özgürlüğünün ihlali olacakken, Terörle Mücadele Kanunu kapsamında yargılanmaktadırlar. Kamu arazisi niteliğinde bir arsada yapılan hukuka aykırı işlemin, halkın haber alma özgürlüğü kapsamında kamuoyuyla paylaşılmasında  herhangi bir suç vasfı yoktur. Belediye tarafından tutulan yıkım tutanağıyla işlemin hukuka aykırı olduğu sabitken, Müvekkillerin 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları mütalaa edilmiştir. İlgili mütalaa bütünüyle hukuka aykırıdır. Sadece gazetecilik yaptıkları için bu cezalar istenmektedir’’ şeklinde konuştu. Davaya gözlemci olarak katılan Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği başkanı Av. Veysel Ok dava hakkında şunları söyledi:

‘’O yayının bir haber değeri var. Cumhurbaşkanlığı başdanışmanlarından ve en güçlü isimlerinden bir tanesi hakkında bir kaçak yapıyla ilgili iddia söz konusu. Ve gazeteci bu iddiayı haberleştiriyor. Bundan yana hiçbir sorun yok haber değeri var, kamu yararı var. Burada sorun olan haber yayınlandıktan sonra bir kaçak yapı söz konusuysa Fahrettin Altun’la ilgili soruşturma açılması gerekirken suçu ortaya çıkaran gazetecilere dava açılması ve ceza talep edilmesi tamamen çelişki barındıran ve Türkiye’deki demokrasinin hangi duruma geldiğini ortaya çıkaran bir iş olduğunu ortaya koyuyor. Siz iddia sahibini değil de iddiayı ortaya çıkaran gazetecileri yargılıyorsanız bu hukuk devletinin aşırılığını ortaya koyuyor. Suçlama terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme, Fahrettin Altun terörle mücadele polisi değil, Altun istihbaratçı değil. Fahrettin Altun Cumhurbaşkanlığı başdanışmanlarından biri ve her gün sosyal medyada, ulusal medya kanallarında açıklama yayınlayan gizli bir profili olmayan bir kamusal figür. Bu kamusal figüre yapılan eleştiri bu kamusal figüre yapılan iddiaları haberleştirmenin terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermeyle hiçbir bağı yok.” 

“Cumhuriyet savcısı ya o maddeyi yanlış okumuş ya da çok büyük bir hata içerisinde”

“Bir diğer suçlamada kişilerin özel hayatını ifşa etmek bir kamusal figürün hukuka aykırı olduğu iddia edilen eylemini haberleştirmekle özel hayat arasında hiçbir bağ yok. Bu gazeteciler Fahrettin Altun’nu parkta çocuğuyla çekmemiş, evinin içerisini çekmemiş bu gazeteciler Fahrettin Altun’la ilgili bir hukuksuzluğu haberleştirmişler bunun özel hayatla hiçbir ilgisi yok. Bunun herhangi bir hukuksal metinde karşılığı yok. Bu açıdan yapılan haber gazetecilik faaliyeti kapsamındadır. Eğer bir ceza çıkarsa Türkiye kendi anayasasına, AİHM’e aykırı davranmış olacaktır. Altun’un şikâyeti üzerine Basın İlan Kurumu’nun gazeteye 35 günlük ilan durdurma cezası vermesi sansürdür. Yüksek bir meblağ ile gazetecilere tazminat davası açmak diğer gazetecilere mesajdır. Bir devlet kurumu olan Basın İlan Kurumu’nun bir şikâyet üzerine haberin doğruluğunu sorgulamadan, haberin içeriğini tartışmadan ceza vermesi bir sindirme operasyonudur ve medyaya bir mesajdır.”

Bu haber metni, Hollanda Büyükelçiliği MATRA Programı desteğiyle yürütülen “Genç Gazeteciler ve Bağımsız Medya Projesi” kapsamında hazırlanmıştır. Haber içeriğinden Meltem Suat sorumlu olup herhangi bir şekilde Hollanda Büyükelçiliği’nin ve Gazeteciler Cemiyeti’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.

Spread the love