Gazeteci Gerçekleri Yazar – Havva Çustan

Cumhuriyet gazetesi muhabiri Seyhan Avşar’a, “Yargıya Siyasi Cendere” isimli haberi nedeniyle geçtiğimiz günlerde dava açılmıştı. Konuya ilişkin konuştuğumuz Avşar, “Hedef gözetilerek açılan bir davadır” derken; Avşar’ın avukatı Buket Yazıcı ise “Açılan dava bahanelerle açılmıştır” dedi.

Oda TV yazarları Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın birlikte yazdıkları kitabı olan “Metastaz 2: Cendere” kitabında yer alan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Avukatı M.D.İ’nin yargıya müdahale etmesini “Yargıya Siyasi Cendere” başlığıyla Cumhuriyet gazetesi muhabiri Seyhan Avşar haberleştirmişti. Bu haberde yer alan iddialara göre M.D.İ. mutfak eşyası satan Fransız bir firmaya borçlarından dolayı açılan davalara nasıl müdahale ettiği anlatılıyor. Haberde, istinaf dosyaları ile ilgilenen üst düzey yargı mensubu H.K.’nın, adalet komisyonunda yer alan B.A.’nın, söz konusu Fransız şirketin CEO’sunun avukatı K.S.’nın ses kayıtları yer alıyor. Söz konusu ses kaydına göre Fransız şirkete açılan alacaklı davalarının reddedilmesi konuşuluyordu.

‘Yargıya Siyasi Cendere’

Avşar’a bu haberden ötürü TCK 126. Maddesi  “Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile hem ismi belirtilmiş hem de hakaret açıklanmış sayılır” ve Avşar’ın M.D.İ.’ye ait ses kaydını hukuka aykırı bir şekilde ifşa ettiği gerekçesiyle 5237 sayılı TCK 133/3-2  “basın yayın yoluyla kişilerarası konuşmayı yayma” suçlamalarından kovuşturma açılması için Cumhuriyet Savcısı Enes Kocakale tarafından iddianame hazırlandı. Savcı Kocakale tarafından hazırlanan iddianame, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Davanın ilk duruşması 23 Eylül 2021 tarihinde saat 13.30’da görülecek. İddianamede Avşar’ın tüm bu maddelerden cezalandırılması, tüm yargı giderlerinin Avşar’dan tahsil edilmesi talep ediliyor. M.D.İ.’ye yönelik haberde yer alan iddialar, iddia ötesini aşıp kanıt niteliğinde somut bir ses kaydı olmasına rağmen Avşar’a hakaret suçlaması ile cezalandırılması isteniyor. Avşar’ın ortaya çıkararak kamuoyunu ilgilendiren bir konu olan M.D.İ.’nin yargıya müdahalesini haberleştirmek gazeteciliğin doğası gereği yapılan bir haber niteliği taşır. Erdoğan’ın avukatı olan M.D.İ.’nin ve haberde yer alan yüksek yargı mensubu çalışanların ve şirket CEO’su avukatının TCK Madde 288 “Adil Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs” suçunu işlediğine güçlü kanıtlar olmasına rağmen bu durumu haberleştiren gazeteciye dava açılması basın özgürlüğü ihlalidir.

İddianamede bir diğer dikkat çeken husus ise Avşar’ın, Terkoğlu’nun kitabında bulunan iddiaları haberleştirmesine rağmen, Terkoğlu’na kovuşturmaya yer yoktur kararı verildiği görülüyor. Ses kaydının olduğu kitabın yazarına ilişkin takipsizlik kararı verilirken, bunu haberleştiren Avşar’a kovuşturma açılmak istenmesi gazetecilerin hedefleştirildiğini de gösteriyor.

‘Söz konusu dava halkın haber alma hakkını içeriyor’

Yargılamaya ilişkin konuştuğumuz Avşar ise, “Gazetecilere yönelik bu saldırılar ne ilk, ne de son! Tarih boyunca meslektaşlarımız haber yaptığı için bile katledildi, gözaltında kaybedildi! Benim bakımımdan da meslek hayatımda açılan ilk dava değil, son da olmayacağını biliyorum, süren birçok davam mevcut. Hepsi de gazetecilik yaptığım için açılan davalar. Gazetecinin işi, doğru bilgileri teyit ederek halka ulaştırmak ve dolaylı yoldan da yargı, iktidar organları üzerinde halkın denetimini sağlayarak daha adaletli işlemesini sağlamaktır. Söz konusu bu dava da halkın haber alma hakkına ve gazetecilik faaliyetlerime yöneliktir. Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun yazmış olduğu, ses kayıtlarıyla kanıtlanmış bir durumu haberleştirmem kadar doğal bir şey olamaz” dedi.

İddianamede Terkoğlu’nun kovuşturmaya yer olmadığı kararını anımsatan Avşar, “Bu doğru bir karardır ama bu davanın bana açılması ise hedef gözetmedir, davaların gazetecilerin hedef alınarak açıldığının gözler önüne serilmesidir. Ayrıca ‘suç’ diye lanse edilen benim gazetecilik faaliyetim fakat; esas suç cumhurbaşkanı avukatı olma sıfatını kullanarak yargıya müdahale etmek isteyen M.D.İ.’nin olmalı, bu yargılama o kişiye yapılmalıydı. Yargıya alenen müdahale eden, yargı bağımsızlığını önemsemeyen bir kişi yargılanma konusu olmalıydı. Ancak iddianamede sanık diye geçen benim ismim oluyor. İddianamede söz konusu olan ses kayıtları kişilerarası konuşma olamaz, alenen suçun kanıtı olmuş ses kayıtlarına özel hayat deyip geçemeyiz. Sonuçta M.D.İ’nin eşiyle, dostuyla yaptığı bir  sohbetin ses kayıtları değil. Haliyle özel hayatın gizliliğini ifşa etmek gibi bir şey de söz konusu değil” ifadelerini kullandı.

Gazetecinin işinin gerçekleri yazmak ve halkı doğru bilgilendirmek olduğunu söyleyen Avşar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Birçok meslektaşıma açılan birçok siyasi dava söz konusu, hepsi de gazetecilik yaptığımız için. Bizler mesleklerimizi icra etmeye devam edeceğiz. Uğur Mumcu’nun, Metin Göktepe’nin katledilmelerine rağmen bu gelenek sürdüyse biz de bu geleneğin şu anki sürdürücüleri olacağız.”

‘Açılan dosyalar keyfiyetle açılmış’

Konuya ilişkin konuşan Cumhuriyet gazetesi ve Avşar’ın avukatı Buket Yazıcı, “Gazeteciler çoğunlukla yaptıkları haberler dolayısıyla hakaret, iftira, terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme, halkı kin ve düşmanlığa tahrik gibi suçlamalarla yargılanmaktadır. Bu davaların herhangi bir hukuki tarafı bulunmayıp, adeta ezberlenmiş birkaç suçla gazetecileri susturmaya çalışmak alışkanlık haline gelmiştir. Bırakınız ceza davalarını, birçok haber hakkında da  erişim engeli kararları verilmektedir. Günümüzde bu durum öyle bir hal almıştır ki, bir habere erişim engeli getirildiğine dair yapılan haberler bile ‘hakaret, kişilik haklarına saldırı’ gerekçeleriyle erişime engellenmektedir. Bu tabloda basın özgürlüğü ağır darbe almaktadır” dedi.

Cumhuriyet gazetesinin, bu hukuksuz davaların sıklıkla hedefi olan basın kuruluşlarından biri olduğunu belirten Yazıcı, “97. yılını dolduran Cumhuriyet gazetesi muhabirlerinin, gerekli araştırmaları yaparak, ilgili kişilerle görüşerek yaptıkları belgeli birçok haber hakkında ceza davaları ve tazminat davaları açılmakta, sulh ceza hakimlikleri tarafından hukuka aykırı şekilde tekzip yayınlanması ve erişim engellenmesi kararları verilmektedir. Bununla da yetinmeyerek birçok haber sebebiyle, keyfi gerekçelerle Basın İlan Kurumu tarafından gazete ceza yağmuruna tutulmaktadır. Basın İlan Kurumu tarafından verilen bu cezalar keyfiyetle hazırlanmış 129 sayılı Genelge’ye dayandırılmakta olup, başta Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na aykırıdır. Cumhuriyet gazetesi  muhabirleri mesleklerini icra ederken, bu yargı sürçleriyle mücadeleye de büyük bir mesai harcamaktadırlar” ifadelerini kullandı.

Avşar hakkında da açılan davaya değinen Yazıcı, sözlerine şöyle devam etti:

“İlgili haberde Avşar, Cendere isimli kitapta yer alan bilgilere ve somut delillere yer vermiştir. Ortada mevcut bir ses kaydı bulunmasına ve ilgili ses kaydı kitapta ayrıntısıyla işlenmesine, hatta birçok habere ve köşe yazısına konu olmasına rağmen, müvekkile iftira suçu isnat edilmekte, maddi gerçekleri haber alma özgürlüğü kapsamında okuyucuyla paylaştığı için hakaret suçlamasıyla yargılanmaktadır. Ses kaydının hukuksuz şekilde elde edildiğine ilişkin herhangi bir karar olmamasına rağmen, ilgili ses kaydının ‘hukuka aykırı’ olarak elde edildiği iddianamede sürekli olarak vurgulanmakta, müvekkil de henüz hukuka aykırı olarak elde edilip edilmediği belirsiz olan bir ses kaydını ifşa ettiği için yargılanmaktadır. Kaldı ki, elde edilen delillerin ‘hukuka aykırı olup olmadığı’ meselesi yargının görev alanında olup, bu husus gazetecileri hiçbir şekilde bağlamamaktadır. Müvekkil hakkında hazırlanan iddianame Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170. maddesine aykırı olarak düzenlenmiştir. Bu dava da diğerleri gibi gazeteciler hakkında suç uydurularak açılan, ‘haber yapmayın’ uyarısının bir örneğidir. Tüm bunlara rağmen gazeteciler basın ve ifade özgürlüğü için mücadele etmeye devam etmektedirler.”

Bu haber metni, Hollanda Büyükelçiliği MATRA Programı desteğiyle yürütülen “Genç Gazeteciler ve Bağımsız Medya Projesi” kapsamında hazırlanmıştır. Haber içeriğinden Havva Çustan sorumlu olup herhangi bir şekilde Hollanda Büyükelçiliği’nin ve Gazeteciler Cemiyeti’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.

Spread the love