İlaç Deneylerinde Binlerce Ölü İddiası – Mustafa Süzen

İlaç Deneylerinde Binlerce Ölü İddiası – Mustafa Süzen

The Independent gazetesi Kasım 2011 yılında klinik deneylerde 4 yıl içerisinde Türkiye’de 893 kişinin öldüğünü duyurdu. Aynı yılın Ocak ayında Amerika’da yayınlanan Vanity Fair dergisi; ‘Ölümcül İlaçlar’ başlığıyla gerçekleştirdiği haberde, ABD’deki birçok ilaç şirketinin yasaklardan kaçınmak ve araştırma maliyetini düşürmek için, insanlarla yapılan deneyleri başka ülkelerde yaptığını ve Türkiye’nin 6’ncı sırada yer aldığı belirtilmişti. Geçen dokuz yıllık süreci araştırdığımızda elle tutulur bir bilgi paylaşımının olmadığı gibi para karşılığı deneylerin hız kesmeden devam ettiğini gördük.

 18. yüzyılın sonlarında, İngiliz doktor Jenner İngiliz kraliyet ailesinin çocuklarını aşılamadan önce, bulduğu çiçek aşısını öksüz ve yetimler üzerinde denemişti.¹ Yine benzer şekilde 2 Eylül 2004 yılında Ankara Eczacı Odası sayfasında yayınlanan yazıda günümüzde de kimsesiz çocukların denek olarak kullanıldığı bilgilerine yer vermiştir.² Yazının bir kısmı şu şekildedir:

“Amerika’da aralarında İngiliz GlaxoSmithKline ve Pfizer’ın bulunduğu bir grup firmanın, ilaç denemelerini yetimlerin, kimsesizlerin ve bebeklerin üzerinde yaptığı iddia edildi. İngiliz Observer gazetesinde yer alan habere göre ilaç firmaları yetim çocukları tıpkı “laboratuvar hayvanı” gibi denek olarak kullanıyor.

Gazete ayrıca, GlaxoSmithKline’nın AIDS ilacı için New York’taki “Incarnation Children’s Centre” yani AIDS’e yol açan HIV virüsü taşıyan yetimlerin bakımını üstlenen merkezdeki çocukları denek olarak seçtiğini öne sürdü. Pfizer’ın ise GlaxoSmithKline’la birlikte çocukların üzerinde anti-bakteriyel ilaç denemeleri yaptığı ifade edildi. Incarnation Çocuk Merkezi’nde AIDS’li annelerinin karnındayken ya da daha sonra çeşitli nedenlerle HIV kapan kimsesizler çocuklar barındırılıyor. Çocukların bakımını üstlenen bu kuruluşun ardında ise Katolik Vakıfları’nın olduğu belirtiliyor. Konuyla ilgili gizli belgelerin muhabirleri tarafından ele geçirildiğini yazan Observer gazetesi, GlaxoSmith- Kline’nın 1995 yılından bu yana en az dört deneye sponsor olduğunu öne sürdü. Siyah ya da İspanyol kökenli çocukların denek olarak kullanıldığı bu dört araştırmada ilaçların uzun süreli yan etkilerinin incelendiği, denenen ilaçların bazılarının son derece zararlı yan etkilerinin bulunduğu ortaya çıktı.”

Nazi Almanya’sında yapılan insanlık dışı deneyler, ilaç deneyleri tarihi açısından büyük bir öneme sahiptir. Toplama kamplarında tutulan kişiler kullanılmıştır. Deneylerin temel amacı, askeri personelin dayanıklılığını artıracak bulgulara ulaşmaktır.

Nazilerin, deniz suyunun içilebilir hale getirilmesi deneyinde kullanılan Çingene kurban (National Archives and Records Administration, College Park, MD)

‘İmzaladıkları formlarla ölümle sonuçlanabilen deneylere maruz kalıyorlar.’

İngiliz gazetesi 15 Kasım 2011 yılında yayınladığı haberde binlerce kişinin klinik ilaç deneylerinde öldüğünü duyurmuş ve dünya gündemine oturmuştu. Yine aynı ayda başta ‘Cumhuriyet’ ve ‘Yeniçağ’ gazeteleri konuyu manşetlerine alarak Türkiye gündemine taşıdı. 15 Kasım 2011 yılında yayınlanan Cumhuriyet gazetesine konuşan Klinik Farmakoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Cankat Tulunay, “Gönüllü olarak Türkiye’de ilaç deneylerine kobay olan binlerce insan var. İmzaladıkları formlarla ölümle sonuçlanabilen deneylere maruz kalıyorlar. Bundan daha da tehlikelisi hastanın ve hastanın yakınlarının haberi olmadan ilaç şirketleri aracılığıyla doktorlar tarafından gizlice yapılan ilaç araştırmaları. Örneğin Nijerya’da Pfizer’in gizli yaptığı ve piyasadan kaldırılan Trovan isimli antibiyotik araştırmasında onlarca çocuk öldü. Bu olay dolayısıyla şirket Nijerya hükümeti ve hasta sahiplerine çok yüklü tazminatlar ödedi. Amerika’da FDA uzun yıllar ciddi septik şokta etkili olduğu iddia edilen ve Türkiye’de 20 mg’lı flakonun 2 bin 170 TL’den satılan XIGRIS LILLY firması tarafından piyasadan çekildi. SGK milyonlarca lirayı bu ilaca döktü. İlaçları denetlemek için kurulan etik kurulunda hiç deneyimi olmayan ve klinik değil ‘veteriner’ farmakologlar var. Tam tersi durumlar da söz konusu örneğin Sanofi-Aventis firması üretimi olan ‘Ketek’ adlı antibiyotik için sahte, kağıt üzerinde araştırmalar yaptı. Bu durum dolayısıyla da çok insan hayatını kaybediyor. Dolayısıyla Türkiye’deki rakam binlerce kişiye ulaşır.” sözleriyle ilaç deneylerinin tehlikesine dikkat çekmiştir.

Ancak tartışmalar sadece 2011 yılında kaldı ve kamuoyu yeteri kadar aydınlatılmadı. Sağlık Bakanlığı, Türkiye’deki insanlar üzerinde para karşılığında ilaç deneyleri yaptırdığı iddiası üzerine bir açıklama yapmış ve klinik deneylerin hem Sağlık Bakanlığı hem etik kurullar tarafından denetlendiğini, deneklere para verilmesinin de yasak olduğunu belirtmişti ve “Ölüm, hastalık olsa canına okuruz” demişti³. Geçen on yıllık sürecin sonunda Gaziantep’te yaptığımız araştırmada ücret karşılığı insanların, özellikle gelir seviyesi düşük ya da hiçbir geliri olmayan yirmili yaşlardaki gençlerin denek olarak kullanıldığını gözlemledik. Şehir merkezinden uzak bir yerde bulunan şirket, öncelikle imzalanması için sözleşmeleri dağıtmakta daha sonra ise yatış işlemlerini gerçekleştirmektedir. Yatış süresi denenen ilaca göre değişiklik göstermekle birlikte genel olarak 4 gün ile bir hafta arasında değişmektedir. Çoğu kişi maalesef imzaladıkları formları okumamaktadır.

ARAŞTIRMALAR GÖNÜLLÜ RIZASIYLA, YASAL OLARAK YAPILIYOR

Haberin yapıldığı ve tartışmaların olduğu dönemde Ege Üniversitesi İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) Müdürü Doç. Dr. Ercüment Karasulu, yazılı açıklama yaparak, olayı yalanlamadığı gibi “Araştırmalar gönüllü rızasıyla yasal olarak yapılıyor” demişti. 

Pfizer, Bayer, Merck gibi dünya devi ilaç şirketlerinin, Amerika’da yaptıkları araştırmalar sonucunda ürettikleri ilaçlara dair herhangi bir onay alamazlarsa, bu ilaçların Türkiye, Hindistan, Fas, Romanya ve Çin gibi ülkelerde yapılan klinik deneyler vasıtasıyla geliştirildikleri ve bunun sebebinin ise buradaki deneklerin daha ‘ucuz’ ve ‘bilinçsiz’ olmaları sayesinde ilaçların rahatlıkla test edildiği ve olumsuz sonuçlar alınması halinde daha az sorun yaşandığı iddialar arasında⁴.

Yararlanılan Kaynaklar

¹BÜKEN, N.Ö.(2000). Denek ve Hasta Hakları Açısından Klinik İlaç Araştırmaları. A.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara.

²http://www.aeo.org.tr/DuyuruModulu/Duyurular/Details/357?AspxAutoDetectCookieSupport=1

³https://www.google.com/amp/s/www.cumhuriyet.com.tr/amp/haber/893-turk-kobay-ilac-sirketlerinin-kurbani-oldu-298044

https://www.google.com/amp/s/www.yenicaggazetesi.com.tr/service/amp/kobay-olarak-kullanilan-insanlar-20534yy.htm

Bu haber metni, Hollanda Büyükelçiliği MATRA Programı desteğiyle yürütülen “Genç Gazeteciler ve Bağımsız Medya Projesi” kapsamında hazırlanmıştır. Haber içeriğinden Mustafa Süzen sorumlu olup herhangi bir şekilde Hollanda Büyükelçiliği’nin ve Gazeteciler Cemiyeti’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.

Spread the love