Enerji Dönüşümü Sektördeki Kadın İstihdamını Artırmaya Yardımcı Olacak mı? – Didem Taşbaşı

Enerji Dönüşümü Sektördeki Kadın İstihdamını Artırmaya Yardımcı Olacak mı? – Didem Taşbaşı

Erkek egemen olarak bilinen enerji sektöründe kadın istihdamı ne durumda? Dünyada ve Türkiye’de bu konuda yaşanan gelişmeler neler? Enerjideki dönüşüm yeşil yakalı kadınların sayısını artırmaya yardımcı olacak mı?

Dünyanın çeşitli ülkelerinde çeşitli bakış açılarının ve geçmişten gelen kültürel geleneklerin etkisi kadınların iş dünyasında yer almalarını geciktirmiş, kadına toplum tarafından biçilen imaj onların belirli sektörlerde uzmanlaşmalarını kısıtlamış ve kadınların iş dünyasında dar bir alan içerisinde kalmalarına sebep olmuştur.

Enerji sektörü de erkek egemen bir sektör olarak tanımlanan, dünyada yapılan istatistiklere göre kadın istihdamının daha az olduğu sektörlerden biri. Yenilenebilir enerjiler ve bu alandaki istihdam ise dünya genelinde kadınların yaşamlarını iyileştirmek için gerçek bir potansiyele sahip. Ancak bu potansiyel gerçekten kadınların yenilenebilir enerji sektöründe söz sahibi olmalarına imkan sağlıyor mu?

Cinsiyet Eşitsizliği En Çok Karar Alma Düzeyinde Belirgin

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın (IRENA) 2019 raporuna göre yenilenebilir enerji sektöründeki çalışanların yaklaşık %32’si kadın. Petrol ve doğalgaz sektöründe ise bu oran yalnızca  %22.

Cinsiyet eşitsizliği en çok karar alma pozisyonlarında belirgin. Ekonomi genelinde, politika oluşturma ve yönetişimde olduğu gibi, şirket kurullarında ve üst düzey yönetim pozisyonlarında görev yapan toplam kadın sayısı acı verici derecede düşük. IRENA’nın önceki cinsiyet anketlerine göre, kadınlar yenilenebilir enerji sektöründeki katılımcı firmaların dörtte birinden fazlasını temsil etmiyor. Rüzgar endüstrisindeki üst düzey yönetim pozisyonlarının neredeyse % 8’i kadınlar. Benzer zorluklar – ve iyileştirme fırsatları – muhtemelen güneş fotovoltaik (PV) endüstrisinde kendini gösteriyor.

Güneş enerjisi endüstrisi halihazırda 10 milyondan fazla çalışandan oluşan küresel bir işgücüne sahip ve IRENA, 2050 yılına kadar bu sayının üç katına çıkmasının beklendiğini söylüyor. Güneş enerjisi endüstrisi, işgücü topluluklarını yansıtan kapsayıcı uygulamaları benimseyerek, yalnızca kadınların ve diğer çeşitli grupların haklarının geliştirilmesine katkıda bulunmayacak, aynı zamanda son derece rekabetçi, kararlı ve motive ekiplerin bir sonucu olarak şirketler için daha iyi performans sağlayacak. Genişleyen güneş enerjisi alanı, kurulumda ve yönetim sahalarında çalışan kadınlar için gerçek bir potansiyele sahip. Diğer yenilenebilir enerji sektörleri gibi, becerilere ve yeteneklere yönelik artan ihtiyaçlarını karşılayabilmek için kadınları dahil etmek, elde tutmak ve terfi ettirmek daha iyi yapılmalı.

Araştırmalar, kadınların işyerine yeni bakış açıları getirdiğini ve bir kuruluşun liderliğindeki nitelikli kadın sayısını artırırken iş birliğini geliştirdiğini, genel olarak daha iyi performans sağladığını gösteriyor. IRENA’ya göre kadınların liderlikleri ve katkıları, gelecekteki enerji sistemlerinin modern toplumların ihtiyaçlarını karşılamasını, iklim değişikliği ve COVID-19 salgınının zorluklarını üstlenmesini ve kimseyi geride bırakmamasını sağlamak için çok önemli olacak.

Türkiye’de Kadınlar Yenilenebilir Enerji Sektöründe Söz Sahibi mi?

Dünyada kadınların yenilenebilir enerji sektöründe söz sahibi olmalarını ve kendilerini geliştirmelerini sağlamak için kurulmuş çeşitli organizasyonlar var. “Global Women’s Network for the Energy Transition (GWnet)”, “Women in Renewable Energy (WIRE)”, “Women in Solar Energy (WISE)” “Women in Wind Global Leadership Program” bunlar arasında.

Peki Türkiye’de durum nasıl? Ülkemizde de “Turkish Women in Renewable Energy (TWRE)”, “WING (Women in Geothermal Energy)-Türkiye” oluşumları da kadınların bu sektörde seslerini duyurması için çeşitli çalışmalar yapıyor.

“Türkiye’de Bu Konu İçselleştirilmiyor”

“Turkish Women in Renewable Energy (TWRE)” Kurucu Başkanı Sedef Budak, Türkiye yenilenebilir enerji sektöründe kadın istihdamının ne durumda olduğu sorumuzu şöyle yanıtlıyor:

 “Maalesef iyi durumda olmadığını üzüntü içinde ifade etmek durumundayım. Zira sektör şirketlerinin ve derneklerinin yönetim kadroları halen erkek, teknik işler, pozisyonlar için çıkarılan ilanlar halen cinsiyetçi dil ile yazılıyor, sektörel kongre, çalıştay, seminer gibi etkinliklerde halen tamamı erkek oturumlar düzenleniyor ve endişe verici ki kimse bundan rahatsız değil. Oysa sektörde konusunda bilgi birikimi olan uzman kadınlarımız var. Çok aşikar ki bu konu içselleştirilmiyor. Kadın istihdamı ve eşit iş ortamı söylemleri PR çalışmasının ötesine gitmiyor ve reelde konu ile ilgili gerçek aksiyonlar alınmıyor.  Aksiyon alınması için önce ‘niyet’ olmalı işte biz bu niyeti henüz göremiyoruz”.

TWRE oluşumunun sektörde bir farkındalık yarattığını ancak hala istenilen düzeyde bir artış olmadığını ifade eden Budak, “Üzülerek belirtiyorum ki şirketler hala, ‘cinsiyet eşitliği’ kavramı ile hareket ettiklerinde iş verimliliği, iş kalitesi artışı yaşayacaklarının ve avantajlı sürdürülebilir finans kaynaklarına ulaşacaklarının farkında değiller” diyor.

Kadın istihdamının söylemesi kolay ancak yapması zor bir durum haline geldiğini belirten Budak, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Biz TWRE olarak sektörün değerli paydaşlarıyla yaptığımız eğitim ve istihdam destekleri ile bir itici güç oluşturduk ancak bahsettiğimiz bu konu kurumların, kuruluşların ve yetkili kişilerin içselleştirmesi, inanması ve sahici eylemlerle aksiyon alması gereken bir konu. En başta tüm tarafların samimi olması epey yol aldıracaktır. Bu oluşum içindeki her kadın aynı niyeti ve amacı sorumlulukla taşımakta. Birbirimizin ilerlemesinden güç alıyor ve destek veriyoruz. Sizin vesileniz ile yine tüm sektör paydaşlarını daha eşit ve adil bir enerji sektörü için kadın istihdamına davet ediyorum.”

Bu haber metni, Hollanda Büyükelçiliği MATRA Programı desteğiyle yürütülen “Genç Gazeteciler ve Bağımsız Medya Projesi” kapsamında hazırlanmıştır. Haber içeriğinden Didem Taşbaşı sorumlu olup herhangi bir şekilde Hollanda Büyükelçiliği’nin ve Gazeteciler Cemiyeti’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.

Spread the love