Afrika’da Türk Gazeteci Olmak – Berna Aktaş

Afrika’da Türk Gazeteci Olmak ve Medya Algısı – Berna Aktaş

Afrika Kıtası, sahip olduğu maddi ve manevi zenginlikleri ile küresel güçlerin her zaman ilgi odağı olmuştur. Afrika, sömürgecilik faaliyetleri ile anılan bir kıta olmaktan ziyade, 21. yüzyılın gelişen ve küresel güçlerle işbirliğinde olan bir kıta olarak karşımıza çıkıyor. Bu sebeple kıtadaki son gelişmeleri dünya kamuoyu ile paylaşmak da önem arz etmektedir. Başta Batılı devletler olmak üzere dünyanın pek çok ülkesi Afrika’da haber ajansları ve medya kuruluşları temsilcilikleri bulundurmaktadır. Türkiye ise insan unsurunu ön planda tutan bir bakış açısı ile Kuzey Afrika ve Sahraaltı Afrika’da temsilcilikler bulundurmaktadır.

2016 senesinde Anadolu Ajansı tarafından Nijerya’da gazeteci olarak görevlendirilen ve hala sahadan güncel haber ve gelişmelerin paylaşımına devam eden Sn. Gökhan Kavak ile Afrika’da gazetecilik mesleği, kıtadaki medya algısı ve mevcut medya kuruluşları üzerine konuştuk.

1) Afrika’da gazeteci olma serüveniniz nasıl başladı?


Anadolu Ajansı’nın (AA) Sahraaltı Afrika’ya açılım politikası kapsamında 2016’da Nijerya’da görevlendirildim. Afrika’da ve özellikle Nijerya’da görev almayı özellikle tercih etmiştim çünkü bu ülkede daha önce Türkiye’den bir gazeteci görev yapmamıştı ve Afrika’nın en önemli ülkelerinden biriydi. Bu ülkeye gitme amacım gazeteci olarak haber akışının sağlanmasının yanında Nijerya’yı siyasi, sosyal, ekonomik ve akademik olarak da Türkiye’ye tanıtmaktı. Bu nedenle Nijerya’da görev aldığım süre zarfında bu ülkeyle ilgili bir de doktora tezi hazırladım.

2) Gazetecilik, doğası gereği zorlukları olan bir meslek. Peki, bu zorluklar Afrika’da perçinleniyor mu? Diğer ülkelere kıyasla bunu nasıl gözlemliyorsunuz?


Sahraaltı Afrika belki de dünyanın gazeteci olarak çalışabileceğiniz en zor bölgeleri arasında bulunuyor. “Beyaz” olmanız en büyük dezavantajların başında geliyor. Sokakta röportaj yapmak istediğinizde ya da fotoğraf çektiğinizde insanların uyarılarıyla karşılaşabiliyorsunuz. Kenya, Senegal ve Ruanda gibi ülkeler gazeteci olarak çalışmak için daha rahat bir ortam sunuyor ancak Nijerya gibi ülkelerde birçok zorlukla karşılaşıyorsunuz. Diğer taraftan güvenlik konusunda da dikkat etmeniz gerekiyor, Güney Afrika Cumhuriyeti’nde çalışırken hırsızlık olaylarına karşı her zaman tetikte olmalısınız. Mesela bu ülkede çalışan bir gazeteci büyüğümüz yayın sırasında cep telefonunu çaldırmıştı.

3) Kıtanın geneline bakıldığında Afrikalılar ülkelerinde ve dünyada olan biteni geleneksel medyadan mı takip ediyorlar yoksa dijital platformlar batıda olduğu gibi öne geçti mi?

Günümüzde akıllı telefonların yaygın kullanımı nedeniyle dijital medya daha fazla öne çıkmış durumda. Mesela 200 milyondan fazla nüfusuyla Nijerya’da halkın neredeyse yarısı elektriğe ulaşamazken internet abonelerinin sayısı 2020 verilerine göre 140 milyonu geçti. Yine elektrik olmayan Nijerya’nın köylerinde insanların elinde akıllı telefonları görüyorsunuz ve bunu aslında birçok Afrika ülkesinde tecrübe edebilirsiniz. Dolayısıyla dijital platformlar önemli bir bilgi kaynağı olarak önümüzde duruyor.
Bununla birlikte pil ve şarjla çalışabildiği için radyolar da dünyayı yakından takip etmek için yaygın olarak kullanılıyor.

4) Dünya medyasında Afrika’ya dair kötümser bir bakış açısı ve ön yargı olduğunu düşünüyor musunuz? Düşünüyorsanız bunun nedenleri olarak neler sayılabilir?


Dünya medyasında Afrika’ya yönelik genel olarak kötümser ve ön yargılı bir bakıştan ziyade taraflı bir bakış açısı olduğunu düşünüyorum. Kıtada yaşanan olaylara bakış açısı devlet çıkarlarına ve buna bağlı olarak da medya kuruluşlarına göre farklılık gösteriyor. Eskiden daha kötümser bir bakış açısı vardı Afrika’ya yönelik, ancak günümüzde dijital imkanların artması ve Afrika’da daha fazla yerel medya ile uluslararası medyanın bulunması doğal olarak kötümser ve ön yargılı/yanlı haberlerin yapılmasını nispeten azalttı. Ancak yukarıda belirttiğim gibi yanlı haberler yapılmaya devam ediyor ve bu kaçınılmaz bir durum.

5) Türkiye’nin Afrika’ya açılım politikası kapsamında Türk medyasının üstlenmesi gereken bir rolün olduğunu düşünüyor musunuz? Düşünüyorsanız bu rolü nasıl ifade edersiniz?

Afrika’ya açılım politikası basın ve medya olmadan boşa çekilen kürek gibidir. Çünkü siz bir ülkede siyasi ilişkiler kurar, anlaşmalar imzalar, ticari faaliyetler yürütür ve insani, eğitim yardım çalışmaları yapmanıza rağmen bunu kamuoyu ile koordineli ve sistemli bir şekilde paylaşamazsanız bu yaptığınız çalışmaların çok fazla bir anlamı olmaz.
Türk medyasının iki rolü olabilir: Birincisi Afrika’da faaliyet yürütülen ülkenin siyasi, sosyal ve ekonomik durumunu Türk kamuoyuna yansıtmak, ikinci olarak da Türkiye tarafından yapılan çalışmaları ve atılan adımları Türk halkı ile paylaşmak.

İş insanlarının bir ülkede yatırım yapabilmeleri için imzalanan gümrük ve vergi gibi ticari anlaşmaları takip etmesi, yatırım yapacağı ülkeyi siyasi, ekonomik ve sosyal anlamda tanıması gerekir. Diğer taraftan TİKA, TMV, YEE, Kızılay, AFAD ve STK’lar tarafından Afrika’nın birçok bölgesinde çalışmalar yürütülüyor. Bu çalışmaların da hem Türkiye hem Afrika hem de dünya kamuoyu tarafından bilinmesi gerekiyor.

Afrika’ya açılım politikası sadece Türkçe, İngilizce ve Arapça yayın yapmakla yetmiyor. Afrika’daki Svahili ve Hausa dillerinde de yayınlar Afrika halklarıyla kurulan ilişkileri güçlendirmede önemli araçlar olarak karşımıza çıkıyor. Etiyopya’da ya da Nijerya’da attığınız adımları ve yaptığınız çalışmaları bu ülkedeki insanlara anlatmanız için medya önemli bir aygıt olarak karşımıza çıkıyor.

6) Sömürgecilik döneminin ardından bugün Afrika’da beyaz tenli insanlara karşı bir güvensizlik söz konusu mudur? Beyaz tenli bir gazeteci olarak bu bağlamda herhangi bir tepki ya da olumsuzluk deneyimlediniz mi?

Bu durum ülkeden ülkeye değişiyor. Güney Afrika Cumhuriyeti’nde Avrupalıların yoğun nüfusu nedeniyle gazeteci olarak “beyaz adam” tepkisi çok fazla öne çıkmıyor ve sokaklarda “beyaz” gazetecileri görebiliyorsunuz. Kenya’da da durum aynı diyebiliriz. Ancak Nijerya gibi ülkelerde “beyaz” olarak görev yaptığınızda ciddi zorluklarla karşılaşıyorsunuz. Sokakta polis koruması olmadan çekim yapmanız neredeyse imkânsız. Senegal gibi ülkelerde de Türkiye’den gelen bir gazeteci olduğunuz öğrenildiğinde ise Fransız gazetecilere göre daha sıcakkanlı karşılanabiliyorsunuz.

Nijerya’da sokakta haber ve çekim yaparken birçok sorunla karşılaştık. Siviller neden çekim yaptığımızı, polisler ise izin alıp almadığımızı soruyorlar. Bu nedenle en rahat haberlerimizi kırsal bölgelerde yapabiliyoruz.

7) Kıtada yayın yapan uluslararası haber ajanslarına bakıldığında hangi ülkelerin daha aktif olduğunu söyleyebilirsiniz?


Haber üretimi konusunda ABD, Fransa, İngiltere ön plana çıkan ülkeler arasında geliyor ancak son yıllarda Çin’in de sahneye girdiğini rahatlıkla görebiliyorsunuz. Aslında bu durum ülkelerin kıtaya yönelik siyasetlerinin basın ve medya ile doğru orantılı ilerlediğini gösteriyor. İşte Türkiye’nin Afrika’ya açılımı da bu doğru orantıda olduğu müddetçe olumlu yönde ilerleyebilir.

Hazırlayan: Berna Aktaş

8) Türk gazetecilerin Afrika Kıtasında basın temsilcisi olarak Kuzey Afrika’da daha çok faaliyet gösterdiği bilinmekte, Sahraaltı Afrika’da Türk gazetecilerin az olmasının nedeni nedir? Bu alanda gelecek projeler var mı?


Kuzey Afrika ülkeleri Avrupa ve Arap dünyası ile tarih boyunca yakın ilişkiler kurmuş ve Akdeniz havzasında bulunuyor. Hem kültür, hem siyaset, hem de iklim olarak Türkiye’ye çok daha yakın. Ancak Sahraaltı Afrika ayrı bir dünya… İklimi farklı, insanları farklı yemekleri farklı, yaşam şekilleri farklı… Birkaç bölgesi hariç Sahraaltı Afrika’da yaşamak çok zor. Hele sahada gazeteci olarak yaşamak başlı başına mesele. Bir de Türkiye’nin tarihi olarak Kuzey Afrika ülkeleriyle ilişkileri, coğrafi şartlar gereği daha fazla olmuş; Sahraaltı Afrika’ya ise çok sonraları yönelmişiz. Bu da Kuzey Afrika ile Sahraaltı Afrika arasındaki farkı derinleştirmiş.

Sahraaltı Afrika’da hem sahada haber yapmak zorundasınız hem de mesela salgın hastalıklara karşı kendinizi korumalısınız. Aynı zamanda birçok bölge altyapı sorunu yaşıyor. Elektrik ve su gibi en önemli ihtiyaç maddelerini bulmakta bile zorlanabiliyorsunuz. Günümüzdeki dijital çağda iletişimin internet üzerinden sağlandığı bir dönemde günün önemli bir kısmında elektrik olmaması son dakika haberleri geçmenize mâni olabiliyor.

Türkiye Sahraaltı Afrika ülkelerini tanımak için özellikle AA bünyesinde birçok ülkeye gazeteci gönderdi ve TRT’ de çeşitli çalışmalar yürütüyor ancak bu adımlar ekonomik ve siyasi şartlara göre değişkenlik gösteriyor.

9) Son olarak Afrika’da basın görevlisi olma hedefi olanlara tavsiyeleriniz nelerdir?


Görev aldıkları ülkeye karşı tarafsız ve ön yargısız bir bakış açısı geliştirmeleri çok önemli. Hem olumlu hem de olumsuz taraflarını görmeliler. Olumsuz bakmak gibi gereğinden fazla olumlu bakış açısı da doğru sonuçlar elde etmemizi engeller.

Sahraaltı Afrika’da birçok zorluklar bulunuyor. İşiniz ofis merkezli değil ve sahada, insanlarla temas halinde olmalısınız. Güvenlik, salgın hastalıklar, çatışma ve terör saldırıları gibi sıcak bölgelerden haber akışlarının yapılması sırasındaki tehlikeler, barınma, aileniz varsa çocukların okulu gibi örneklerini çoğaltabileceğimiz birçok zorlukla karşılaşmaya hazır olmanız gerekiyor.

Bu haber metni, Hollanda Büyükelçiliği MATRA Programı desteğiyle yürütülen “Genç Gazeteciler ve Bağımsız Medya Projesi” kapsamında hazırlanmıştır. Haber içeriğinden Berna Aktaş sorumlu olup herhangi bir şekilde Hollanda Büyükelçiliği’nin ve Gazeteciler Cemiyeti’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.

Spread the love