Dünya, İstanbul Sözleşmesinin iptali konusunda ne düşünüyor? – Rafşan Yağmur Çelik

Dünya, İstanbul Sözleşmesi’nin iptali konusunda ne düşünüyor? – Rafşan Yağmur Çelik

Neden kaldırılıyor? İptali ne gibi sonuçlar getirebilir? 

Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi olan İstanbul Sözleşmesi siyasal bir hal alarak Türkiye’de iptali ile ulusal ve uluslararası arenada kamusal tepkiler almaya devam ediyor. 

11 Mayıs 2011 tarihinde Türkiye tarafınca da imzalanan bu sözleşme İstanbul’da imzaya açılan bir insan hakları sözleşmesidir. Konuya ilişkin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2011 yılında şöyle bir tweet atmıştır;

20 Mart 2021’de ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Türkiye’nin sözleşmeden çekildiğini duyurdu.

İstanbul Sözleşmesi nedir? Hangi hakları kapsar ve neden kaldırılmak isteniyor? Avukat Ahu Güneyli’ye sorduk. 

Güneyli, sözleşmeye ilişkin şunları aktardı; 

“İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye dair devletlere bazı yükümlülükler yükleyen bir sözleşmedir. 2011 Yılında İstanbul’da sözleşme imzaya açıldı. İstanbul’da açıldığı için aslında İstanbul sözleşmesi adını aldı. Türkiye, sözleşmenin ilk imzacılarındandır ancak sözleşme 2011’de imzalanmasına rağmen 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir; çünkü biliyorsunuz uluslararası sözleşmelerin yürürlüğe girebilmesi için bazı yasama şartlarının yerine getirilmesi gerekiyor. Bu şartlar 2014 yılında tamamlanıyor. 2014 yılından beri biz İstanbul Sözleşmesi’ne üye olarak imzacı ve yürürlüğe de koymuş ülke durumundaydık. İngiltere de İstanbul Sözleşmesi’nin imzacıları arasındadır ancak henüz yürürlüğe koymamıştır. Aslına bakacak olursanız bu anlamda bizim bir çeşit üstünlüğümüz var diyebiliriz, ama neden hemen imzaladık hemen yürürlüğe soktuk, neden bir anda kaldırmak istedik buna bakmak gerekiyor. Öncelikle insan hakları anlamında ya da kadınlara ayrımcılık anlamında tek imzacı olduğumuz sözleşme İstanbul Sözleşmesi değil, mesela yıllardır taraf olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de kadınların korunmasına dair bazı hükümler içeriyor. Birleşmiş Milletler’in bir sözleşmesi olan Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi yine imzacısı olduğumuz sözleşmelerden biri. Bizim yükümlülüklerimiz var, ancak uygulama açısından baktığımızda maalesef uygulaması ya da hukukumuza uyarlanması çok rahat olmuyor, devamlı ihlaller yaşanıyor.”

“Kadına yönelik şiddeti ve aile içi şiddeti tamamen engellemeye yönelik ve tamamen buna odaklanmış ilk uluslararası metindir.”

Sözleşmenin 2002 tarihindeki Nahide Opuz davasına dayandığının altını çizen Güneyli, konuyla ilgili şunları ifade etti; 

“Sözleşmenin 2002 tarihine dayanan bir geçmişi var; Nahide Opuz davası, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince karara bağlanmış bir dava. 2002’de dava açılıyor, 2009’da kararı çıkıyor. Dava sonucunda, Türkiye mahkum ediliyor. “

Türkiye neden mahkum ediliyor? 

“Nahide Opuz, kocasından şiddet gören bir vatandaşımız. Bu konuyla ilgili defalarca savcılığa şikayette bulunuyor, defalarca koruma istiyor, defalarca yargılama yapılıyor, şiddeti uygulayan kişi serbest kalıyor. Nahide Opuz’un hayatı riske giriyor ve annesi ile şehir değiştirmeye karar veriyorlar. Diyarbakır’dan İzmir’e yeni bir hayat kuracağız düşüncesiyle yola çıkıyorlar. Nahide Opuz’a şiddet uygulayan kocası yolda otobüsü durduruyor. Nahide Opuz ve annesini maalesef öldürüyor. İç hukukta sonuç alınamayan dava, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşınıyor. AİHM, Türkiye’nin kadınları yeterince korumadığı gerekçesiyle ve iç hukuk yollarının yeterince etkili olmadığı düşüncesi ile Türkiye’yi mahkum ediyor. Yaklaşık 36 bin Euro tazminata hükmediyor. 2009’da bu karar veriliyor, 2011’de 6284 sayılı ailenin korunması ve kadına yönelik şiddetin engellenmesine ilişkin kanun hazırlanıyor ve İstanbul Sözleşmesi’nden de önce 2012 yılında yürürlüğe giriyor. Hepsi birbirine bağlantılı şekilde ilerliyor, ama İstanbul Sözleşmesi’nin önemi kadına yönelik şiddeti ve aile içi şiddeti tamamen engellemeye yönelik ve tamamen buna odaklanmış ilk uluslararası metin olmasıdır.”

İptali karşısında Dünya yansımaları neler?

2020 yılında 409 kadının yaşamı, erkek şiddeti nedeniyle son bulurken, yeni yılın ilk 4 ayında da 88 kadın öldürüldü. Toplumun hızla değişen gündemine 20 Mart 2021’de sözleşmenin iptali ile toplumsal tepkiler eklendi.  Sözleşmeye imzacı olan ancak yürürlüğe sokmayan devletler arasında Ermenistan, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Letonya, Lihtenştayn, Litvanya, Moldova, Slovakya, Ukrayna ve Birleşik Krallık bulunuyor. Slovakya 26 Şubat 2020’de, Macaristan ise 5 Mayıs 2020’de sözleşmeyi onaylamayı reddetti. Temmuz 2020’de Polonya, sözleşmeden çekilmek için yasal süreci başlattı. Birleşik Krallık’ta son bir yılda 118 kadının yaşamı erkek şiddeti nedeniyle son buldu. Londra’da 3 Mart günü evine giderken kaybolan ve daha sonra öldürüldüğü ortaya çıkan Sarah Everard’ın ölümü toplumsal tepkiye yol açtı. Sözleşmeyi yürürlüğe sokmayan devletlerin ortak noktalarının muhafazakâr hükümetlere sahip olmaları dikkat çekici.

Twitter ve Google News’de yer alan uluslararası arenadaki tepkileri sizler için derledik. Gösterilen uluslararası tepkilerde de en önemli nokta Türkiye’nin sözleşmeyi ilk onaylayan ülke olup, daha sonra yürürlükten kaldırması ve ülkede kadınlara uygulanan şiddetin vurgusu üzerine olmuştur. 

Avrupa Birliği sözleşmeyi ilk imzalayan ülke olan Türkiye’nin sözleşmeden çekilmesini büyük bir üzüntü ile karşıladıklarını belirtmiştir. 

The Washington Post’un İstanbul Temsilcisi Vanessa Larson, Türkiye’nin sözleşmeden çekilmesini karanlık bir gün olarak değerlendirmiştir. 

Avrupa Birliği Eşitlik Komisyonu yetkilisi olan Helena Dalli, İstanbul Sözleşmesi’nin kadınların ve kız çocuklarının şiddetten korunması için önemli olduğunu belirtmiş, Türkiye’yi sözleşmeden çekilme kararını geri almaya çağırmıştır. 

     İsveç Başbakan Yardımcısı Isabella Lövin, “Her gün bir kadının öldürüldüğü Türkiye’de, Türk kadınlarının yanındayım” diyerek tepkisini gösterdiği paylaşımda, Deutsche Welle haber ajansının haberine de yer vermiştir. Haber, Türkiye’de şiddetin görünmeyen kısmına vurgu yapmakta, kadına ve kız çocuklarına yönelik gerçekleşen şiddetin sayısının gerçekte çok daha fazla olduğunu savunmaktadır. 

Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi / Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı olan Josep Borrell; Türkiye’yi karardan dönmeye çağırmıştır.

Uluslararası Af Örgütü Direktörü Nils Muiz, The Guardian gazetesinin haberini paylaşarak tepkisini şu ifadelerle göstermiştir: “İnanamıyorum! Kadın haklarına bir darbe daha” The Guardian gazetesi ilgili haberde, sözleşmeden çekilinmesinin ardından Türkiye’de düzenlenen gösterilere yer vermiştir.

Almanya merkezli medya kuruluşu Deutsche Welle, sözleşmenin siyasallaşmasını ve diğer ülkelerin de bu sözleşmeden olası vazgeçme nedenlerini sorgulayan bir haber yapmıştır. 

Genel çerçevede baktığımızda yasaların uygulama biçimlerinde sıkıntılar olduğu görülmektedir. 2019 verilerine göre, kadınlar için en yaşanabilir ülkeler listesinde Türkiye 114. Sırada yer alıyor. İstanbul Sözleşmesi’ni yürürlüğe koymayan Birleşik Krallık ise 7. Sırada yer alıyor.

                                                          

       

(Kaynak: https://www.atlasandboots.com/remote-work/best-countries-for-women/?fbclid=IwAR1Wd2kdFh3FnBCeG2ueXGyRoYRQLEotCL4xqllpXw341CnBG6eM25MFVJ0 )

İnsan haklarının korunması bağlamında şiddetin önlenmesinin, ülkelerin gelişmişlik, kültür ve uygarlaşma düzeyleriyle de ilişkili olduğu görülmektedir.  İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükten kaldırılması, yasal düzlemde 3 aylık bir süreyi bulacağı için kamuoyu ve Avrupa Birliği baskılarıyla sözleşmenin yeniden yürürlüğe girmesi gibi bir durum söz konusu olabilir. 

İstanbul sözleşmesi nedir? Hangi hakları kapsar? üzerine Avukat Ahu Güneyli ile yapmış olduğumuz röportaja https://www.youtube.com/watch?v=rhlv1rigo9Q buradan ulaşabilirsiniz.

Dış basında yer alan, yararlanılan haberler; 

https://www.dw.com/en/istanbul-convention-how-a-european-treaty-against-womens-violence-became-politicized/a-56953987

https://www.bbc.com/news/uk-politics-55887909

https://icchange.co.uk/istanbul-convention

https://time.com/5948722/biden-turkey-istanbul-convention-women-rights/

https://www.ft.com/content/efeefc0d-ff9b-4e8f-b225-5d2fe28063e4

https://www.ft.com/content/efeefc0d-ff9b-4e8f-b225-5d2fe28063e4

https://www.washingtonpost.com/world/erdogan-turkey-istanbul-convention-femicide/2021/03/20/6f3b3736-897b-11eb-be4a-24b89f616f2c_story.html

https://www.dailysabah.com/politics/legislation/turkey-pulls-out-of-istanbul-convention-on-womens-rights

https://news.sky.com/story/istanbul-convention-protests-as-turkey-pulls-out-of-international-accord-to-protect-women-amid-rising-femicide-12252165

https://www.independent.co.uk/news/world/europe/turkey-tayyip-erdogan-violence-against-women-b1819966.html

https://www.bbc.com/news/world-europe-56516462     

https://www.theguardian.com/world/2021/mar/20/turkey-pulls-out-of-international-accord-designed-to-protect-women

https://www.france24.com/en/middle-east/20210320-turkey-quits-landmark-istanbul-convention-protecting-women-from-violence

(https://balkaninsight.com/2021/03/15/polands-replacement-for-istanbul-convention-would-ban-abortion-and-gay-marriage/

Bu haber metni, Hollanda Büyükelçiliği MATRA Programı desteğiyle yürütülen “Genç Gazeteciler ve Bağımsız Medya Projesi” kapsamında hazırlanmıştır. Haber içeriğinden Rafşan Yağmur Çelik sorumlu olup herhangi bir şekilde Hollanda Büyükelçiliği’nin ve Gazeteciler Cemiyeti’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.

Spread the love